tartı-güruh-esrik-ardıç-günlük-resital
Günlük;
Sevgili günlük;
Bugün çok güzel bir haberim var. Evlendim. Aslında her şey çoktan bitti. Uzun zamandır yazmadım. İhmal etmek durumunda kaldım malum sevgilimle uzun vakitler oldukça harika yerlere gittik.
En son bir resitale gitmiştik. Sanırım oradan itibaren yazmayı kestim. Çalan şarkıyı bana armağan etti ve oracıkta diz çöküp bana yüzüğü gösterince ne yapacağımı bilemedim. Ayağa kalkması için elinden tuttum ama o sırada duygulandım ve işte orada bana bunu sordu “sevgilim, biriciğim seni çok seviyorum biliyorsun. Şimdi sana soruyorum hayatının sonuna kadar benimle birlikte olmak ister misin? Benimle evlenir misin?” keşke günlük dilin olsa sana yüklediğim bu anılara göre yorum yapabilsen keşke günlük. İri güzel gözlerini bana dikmiş bakıyordu. “evet” dedim. Herkes alkışladı sanki resital bitmiş tiyatro başlamıştı.
Çok güzel bir anıydı. Yüzüğümü taktığım anı asla unutamıyorum. Düğün planlamasını yapmak oldukça uzun bir süreçti. Benimkiler sevgilimin ailesi bu konularda tartışıp istediklerini yaptırmaya o kadar heveslilerdi ki köy düğünü yâda salon düğünü gibi istemiyorduk ikimizde ama aileler gelenek görenekler olsun istiyorlardı. Uzun bir süreçti. Karar vermek zor oldu.
Gelenek ve görenekleri severim ama ne sevgilime nede bana masraf çıkmasını istemediğimiz için bir kır düğünü programladık. Deniz kenarında oldukça güzel bir yerde arkadaşımızın yeri vardı konuştuğumuzda seve seve yapabiliriz dedi. Onun yerinde ardıç ağaçları süslemelerinden, flamalara, yemek yerlerinden, masa planlamalarına kadar her şeyi planladık. Nikâh törenini günbatımı saatine denk getirecek ve daha da görkemli olması sağlayacaktık.
Esrik olmuştuk. Düğün günü geldiğinde heyecandan mutluluktan ellerimiz ayaklarımız dolanmıştı. Ben hiçbir zaman gidip görmedim düğünün ve nikahın yapılacağı mekanı. Arkadaşıma ve sevgilime güveniyordum. Babamla oraya geldiğimde büyülenmiştim. Orta yol gülle kaplanmıştı. Işıklandırma harikaydı. Konuklar tam istenilen yerde toparlanmış böylece düğünün her saniyesi mükemmel bir şekilde izlenebilecekti. En yakın arkadaşım koşturarak yanıma geldi ve elinde tuttuğu iğneyi omzumun köşesine taktı. Çok hoş bir nazar boncuğuydu. “şans için tatlım bu arada sana ayna tuttular mı hiç?” kulağıma yaklaşarak “tam bir perisin şuan elinde asan eksik. Bu arada okuldaki güruh ta şu köşeye geldi sana bu paketi toplu şekilde vermemi istediler aç hadi” dedi. Köşeye baktığımda okuldaki kızları gördüm hepsi gülümsediler bana. Paketi açtığımda içinden bir bebek tartısı çıktı. İlk hediyemi almıştım. “ama bu bu ülkede yoktu” dedim heyecandan “bunu kabul edemem bu bu..” “şişş bu senin düğünün ve bütün hediyeleri kabul etmek zorundasın şimdi git ve şu erkeğini kap bak bir sürü kız var yoksa kaptıracaksın.” Dedi gülerek. Çok utanmıştım. Onu görmeliydin günlük. O kadar yakışıklıydı ki. Uzaktan adeta bir prens gibi gözüküyordu. Elimi tuttu ve “hadi evlenelim” dedi. Güldük beraber ve masaya doğru yürük marş eşliğinde. Herkes bize bakıyordu. Nikah memurunun konuşmaları bittiğinde ve biz imzalarımızı attıktan hemen sonra öptü beni. Alkış eşliğinde dansımızı yaptık. Kulağıma seni seviyorum diye fısıldadı.
Çok mutluyum sevgili günlük çok.
1 yorum:
bu kelimelerden bir aşk hikayesi çıkacağı hiç aklıma gelmezdi Serhat. ;-)
çooook teşekkürler yazın için. emeğine sağlık. ;-)
Yorum Gönder